Kimya ihracatının yaklaşık yüzde 14’ünü oluşturan madeni yağ ihracatı büyüme ivmesini koruyor. 2023 yılında yaşanan küresel sorunlara rağmen ihracatta kısmi yükseliş olduğunu kaydeden Madeni Yağ ve Petrol Ürünleri Sanayicileri Derneği (MAPESAD) Yönetim Kurulu Başkanı Tayfun Koçak, ithal edilen ürünlere TSE zorunluluğu ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na (EPDK) belli bir katılım payı ödeme zorunluluğu getirilmesi ile haksız rekabetin ortadan kaldırılması gerektiğini ifade etti.
Kimya içerisinde yer alan Madeni Yağlar ve Mineral Yakıtlar Sektörü ihracatı, 2022 yılında bir önceki yıla oranla yüzde 74 artışla 9,9 milyar dolar olarak gerçekleşti. Sektör, geçen yıl 128 ülkeye ve 120 serbest bölgeye ihracat gerçekleştirdi. Sektörün, 2023 yılı Ocak-Temmuz dönemi ihracatı ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 36 azalarak 3,9 milyar dolar olarak gerçekleşirken, 2023 yılında en fazla ihracat gerçekleştirilen ülkeler arasında ilk sırada Hollanda yer alırken, 2. sırada İspanya, 3. sırada Romanya, 4. sırada Lübnan, 5. sırada ise İtalya yer aldı.
Madeni yağ ve petrol ürünleri ihracatında kısmi yükseliş olduğunu kaydeden Madeni Yağ ve Petrol Ürünleri Sanayicileri Derneği (MAPESAD) Yönetim Kurulu Başkanı Tayfun Koçak, ithalatta da hızlı artış olduğunu ve dünyanın birçok ülkesinden Türkiye’ye madeni yağ geldiğini belirtti. EPDK’ye bağlı bir sektör olduklarının altını çizen Koçak, “Elbette bizim sektörde de lisans almayan, merdiven altı dediğimiz firmalar var. Bunlar haksız rekabet oluşturuyor. Bununla ilgili devletimiz gerekli denetlemeyi yapıyor ama halen lisans olmadan üretim yapan firmalar var. Haksız rekabetin ortadan kalkması bile sektörümüz için pozitif bir gelişme. Biz haksız rekabet ortadan kalksın istiyoruz. Bize ekstradan bir şey vermeyin ama en azından şu haksız rekabet ortadan kalksın. İthal edilen ürünlere muhakkak TSE zorunluluğu, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na (EPDK) belli bir katılım payı ödeme zorunluluğu getirilmesi şart.” değerlendirmesinde bulundu.
HEDEF DÜNYA PAZARINDAN DAHA FAZLA PAY
Birçok sektörde kullanılan bir ürün olduğu için yıllık iş hacminin yaklaşık 5 milyar dolar olduğunu ifade eden İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) Eski Yönetim Kurulu Üyesi Tayfun Koçak, “Sağladığımız katma değer daha fazla. Dünyadaki madeni yağ ihracatının 45 milyar dolar olduğunu düşünürsek bizim bunun içinden alabileceğimiz pay daha fazla. Şu an 1 milyar dolar civarında ihracatımız var.” dedi.
2004 yılında EPDK’ye bağlandıktan sonra sektörün belli disiplininin olduğunu dile getiren Koçak, madeni yağ sektörünün on numara yağ olarak adlandıran ürünlerle anılmasına devletin gerekli önlemleri sonrası sektörün hak ettiği yere geldiğini ifade etti.
MADENİ YAĞDA ‘KATIK’ SORUNU
Madeni yağ sektöründe haksız rekabetten sonraki diğer bir sorunun katık olduğunu ve çok önemli katıkların özellikle Avrupa’dan ithal edildiğini ifade eden Koçak, “Yağ üretimi aslında bir harmanlama. Madeni yağ içinde baz yağı var ve katık var. Katıkta her ne kadar bir kısım Türkiye’de üretilse de birçoğu Avrupa’dan geliyor. Yani katığın da Türkiye’de üretilmesi için devletimizin ön ayak olması lazım. Çünkü katık üretmek çok maliyetli bir şey. Türkiye’de özel sektörün katık işine girmesi maliyetinden dolayı biraz zor gözüküyor. Belki özel sektör devlet iş birliğiyle katık üretimine bir yatırım yapabilir. Artık kendi uçağımızı, kendi gemimizi, kendi helikopterimizi üretiyorsak kendi yağımızla birlikte o yağın komponentlerini de üretmemiz lazım. Yani işin kilit noktası katık.” ifadelerini kullandı.
Tayfun Koçak Türkiye’de yaklaşık 130 madeni yağ üreticisi firmanın olduğu bilgisini paylaştı.
“İHA’LARDA YERLİ VE MİLLİ YAĞ KULLANILIYOR”
Madeni yağı katma değeri yüksek yapan faktörlerin başında yerli üretimin olduğuna dikkat çeken Koçak, “İnsansız hava aracı, helikopter veya makineli tüfek vb. Türkiye’de üretebiliyorsanız artık o ürün tamamen yerli ve milli olmuş oluyor. Madeni yağ sektörü olarak üzerimize düşen görev devletle iş birliği yaparak o yağları üretmek. Biz bunu becerdik, yaptık. Eksiklerimizi, noksanlıklarımızı hızlıca kapattık, kapatıyoruz. Şu anda firmam olarak söyleyebilirim ki insansız hava araçlarının onaylanmış yağ firmasıyız ve bu alada tek firmayız. Yani savunma sanayinde Türkiye’nin geldiği noktada her sektör üzerine düşen görevi yapıyor. Biz de kendi üzerimize düşen görevi yapıyoruz. Az yağ kullanılıyor ama onu da biz üretebiliyoruz. Yani dışa bağımlı olmadığınız zaman yerlilik sağlamış oluyor.” dedi.
Türkiye’nin coğrafi konumundan dolayı madeni yağ üssü olabilecek bir ülke konumunda olduğunu belirten Koçak, “Madeni yağ sektörü olarak da biz dünyada ham madde fason üretim merkezi olabiliriz. Bu yağı Türkiye’de ürettiren birçok marka var, gelmeyi düşünenler var, ülkemizden de civar ülkelere ihracat yapmayı düşünenler var. Onun için bizim bu fırsatı kaçırmamamız lazım. Bununla ilgili devletimizin de desteğiyle Türkiye’yi madeni yağ üssü haline getirebiliriz.” dedi.
MARKA OLMANIN ŞARTI KALİTELİ ÜRETİM
Koçak Petrol olarak yaklaşık 35 yıldır madeni yağ sektöründe olduklarını belirten Tayfun Koçak, “Madeni yağ sektörüyle ilgili madeni yağ, gres, antifriz, oto bakım ürünleri üreten bir firmayız.” dedi. Savunma sanayiinin yağlarını tedarik eden Koçak Petrol, Milli Savunma Bakanlığı, Devlet Demir Yolları gibi önemli kurumlarla çalışıyor. İHA’ların da onaylı tedarikçisi olduklarını, bir çok önemli kuruluşla da görüşme halinde olduklarını belirten Koçak, çalıştığımız kurumlar arasında Millî Savunma Bakanlığı, Devlet Demiryolları ve Makine Kimya Endüstrisi’nin de olduğunu belirtti.
Madeni yağda marka algısının dünya genelinde oturmasını hedeflediklerinin altını çizen Koçak, dünyada bir marka olmak için kaliteli üretimin yapılması gerektiğini söyledi.
Amerika’da 1921 yılında kurulmuş olan Speedol markasını da satın aldıklarını belirten Koçak, firma olarak 25 bin ton üretimlerinin yaklaşık yüzde 15’inin ihracat olduğunu belirtti. Düzce’de
25 milyon dolar civarında yeni bir yatırım kararı aldıklarını belirten Koçak, kapasiteyi 3 katı kadar arttırmayı planladıklarını açıkladı.
GERİ DÖNÜŞÜMDE YANLIŞ ALGI
Geri dönüşüm yağlarının Türkiye’de kullanılmasının önünün açılabilmesi için tüketicide algının değişmesi gerektiğini belirten Koçak sözlerini şöyle sürdürdü;
“Halihazırda Türkiye’de geri dönüşüm işi yapan firma sayısı azımsanmayacak kadar çok. Ve bu işi hakkıyla yapan firmalar da var. Ama sektör olarak biz her ne kadar hazırsak da tüketici olarak hazır değiliz. Yani insanlar aldıkları yağlarda geri dönüşümden yapılmıştır ibaresini gördüğü zaman o yağı pek kullanmak istemiyorlar. Geri dönüşümden yapılmış yağ kötü yağ değildir. Türkiye’de bununla ilgili yapılan yatırımların önünü açmak için tüketiciye bununla ilgili mesajlar vermek lazım. Sektörün üzerinde çok yük var bununla ilgili. Geri kazanım katılım payı diye bir vergi çıkarıldı. Bahsettiğimiz haksız rekabetin içerisinde sadece ÖTV, EPDK katılım payları, TSE yok. Aynı zamanda bu GEKAP katılım payı da var. Sektör üzerinde yeşil dönüşümle alakalı, geri dönüşüm yağları kullanma zorunluluğu var ve aynı zamanda sattığımız yağların geri dönüşümünün sağlanması için bizlerin üzerine düşen ayrı bir yükümlülük var. Bizim malların içerisinde vergilerin ortalama yükümlülüğü yüzde 35 gibi. Bizim ham maddemiz de ÖTV artışından nasiplendi. Yani özel tüketim vergisi kilogram bazında 1 buçuk liradan 5,15 TL oldu.”