Mercedes-Benz Türk, dünyanın en önemli arkeolojik keşiflerinden biri olarak kabul edilen Bathonea Antik Kenti kazılarına olan desteğini sürdürüyor. Mercedes-Benz Türk yetkilileri ve Akademik Kurul, kazıların mevcut durumunu değerlendirmek üzere Bathonea Antik Kenti’ninde bir araya geldi.
Hayata geçirdiği kurumsal sosyal fayda programlarıyla ülkemize ve topluma değer katan Mercedes-Benz Türk, ülkemizin kültür mirasını bugüne ulaştırmak, korumak ve geleceğe taşımak misyonuyla ‘Dünyanın En Önemli Arkeolojik Keşiflerinin İlk On Listesi’nde yer alan Bathonea Antik Kenti kazılarına destek olmaya devam ediyor. Mercedes-Benz Türk’ün 3 yıldır destek verdiği Bathonea Antik Kenti kazıları, İstanbul’un binlerce yıllık tarihini gün ışığına çıkarırken aynı zamanda dünya arkeoloji camiasında büyük yankı uyandıran bulgulara da ev sahipliği yapıyor.
Mercedes-Benz Türk’ten Bathonea Antik Kenti Bilim Heyetine Destek Ziyareti
Mercedes-Benz Türk, kazı çalışmalarına destek vermek ve kazıların mevcut durumu hakkında bilgi almak için Bathonea Antik Kenti’ni ziyaret etti. Gerçekleştirilen ziyaret hakkında açıklamalarda bulunan Mercedes-Benz Türk Kurumsal İletişim Müdürü Miray Demirel; “Mercedes-Benz Türk olarak, ülkemizin kültür mirasını koruma ve gelecek nesillere aktarma taahhüdümüz, uzun yıllardır kararlılıkla devam ediyor. Bu taahhüdümüzü ilk olarak 1988 yılında Troya Kazıları’nı destekleyerek hayata geçirdik. 50 yıl aradan sonra başlayan kazıya, 15 yıl boyunca destek olduk. Bugün de aynı taahhüdümüzü sürdürmeye devam ediyoruz. Benzersiz konumuyla birçok medeniyete ev sahipliği yapan İstanbul’da, tek Antik Liman Kenti olan Bathonea Antik Kenti Kazıları’na destek veriyoruz. Bu antik kent, ‘Dünyanın En Önemli Arkeolojik Keşiflerinin İlk On Listesi’nde yer alıyor. Dünya arkeoloji camiasında büyük yankı uyandıran Bathonea Antik Kenti Kazıları, İstanbul’un binlerce yıllık tarihini gün yüzüne çıkarıyor. İstanbul’un zengin tarihini ve medeniyetler mozaiğini yansıtan bu projeye gururla destek olmaya devam edeceğiz. Ülkemizin kültürel ve tarihi zenginliklerini koruyarak ve tanıtarak topluma fayda sağlamayı sürdüreceğiz” dedi.
Bathonea Antik Kenti İstanbul’un Tarih Öncesi Dönemine Işık Tutuyor
T.C. Cumhurbaşkanlığı kararıyla T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Kocaeli Üniversitesi tarafından gerçekleştirilen Bathonea Antik Kenti kazı çalışmaları, İstanbul’un tarihi ve arkeolojik mirasının ortaya çıkarılması ve korunmasında önemli bir rol üstleniyor. Küçükçekmece Gölü havzası içindeki Bathonea Antik Kenti kazıları 2007 yılında yüzey araştırmasıyla başladı. Çalışmalar, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın izni ve İstanbul Valiliği’nin maddi desteğiyle 2009 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla Prof. Dr. Şengül Aydıngün başkanlığında bilimsel kazılara çevrildi.
Kazılar sırasında Helenistik ve Roma dönemlerine tarihlenen “Büyük” ve “Küçük” olarak adlandırılan iki adet antik liman ve göl içinde kalmış bir antik deniz fenerinin izleri tespit edildi. Bu keşifle birlikte Patara’dan sonra ülkemizde ikinci antik deniz feneri tespit edilmiş oldu. 2009 yılındaki araştırma sonuçları üzerine; Amerikan Arkeoloji Enstitüsü (Archaeology) Dergisi, İngiliz Independent Gazetesi ve Heritage Key adlı yayın organları 2009 yılında kazı alanını “Dünyanın En Önemli Arkeolojik Keşiflerinin İlk On Listesi”ne aldı.
2011-2012 yılında gerçek anlamda başlayan kazılarda bugüne kadar antik liman yapıları, İmparator Büyük Konstantin (M.S.330) tarafından yaptırıldığı tespit edilen dev bir açık sarnıç (100×20 metre uzunluğunda 7.000 metreküp su hacimli), bir kale kalıntısı ve tabanları mozaik kaplı büyük bir saray kompleksi, yer altı su kanalları ile antik yollar ortaya çıkarıldı. Bu yapıların içlerinde ele geçen küçük objeler, seramikler ve amphoralar, M.Ö. 6. yüzyıldan M.S. 6. yüzyıla kadar Akdeniz’in batısından doğusuna kadar pek çok antik merkezle (İspanya, İtalya, Sicilya, Fas, Mısır, Lübnan, Fenike, Suriye, Ege Adaları) Karadeniz arasında yapılan yoğun bir deniz ticaretinin varlığını ortaya koydu.
Küçükçekmece Göl Havzası’nda yapılan kazılar, yalnızca İstanbul’un eksik kalan tarihsel boşluklarını tamamlayacak veriler sunması açısından değil; tüm Trakya’da ilk kez Hitit izlerini sunan bölge olması açısından da bilim dünyasında oldukça heyecan yaratan ve dikkat çeken bir proje olma yolunda ilerliyor.